14 Ağustos 2013 Çarşamba

Ad Koymak Üzerine: Ad Koymanın İnsan ve Toplum Bağlamında Analizinin İzleğinde Poetik bi İnceleme*

saatleri ayarlama enstitüsü okuyorum yaklaşık bi buçuk aydır, sakin ve derinden. tutunamayanları 4ayda okumuştum, unutmuyon mu diyolardı bir hafta ara verdiğinde yoo hiç de unutmuyom çünkü çakal bi numaram var, ben çoğunluk gibi kitapları  bölüm sonlarında, yeni paragraflarda, yeni başlıklarda bırakmam. aniden mevzunun orta yerinde çattadanak bırakıveririm. ki bir daha okumaya başladığımda kolaylık olur, mevzunun ortasından okumaya başlayınca ister istemez hatırlıyor insan.

şu an 20ye yakın kitap var, ortalarında bi yerde kaldığım, kasmıyorum, benim de okuma biçimim böyle abiler. yazınca utandım ama, biri çıkıp ben de böyleyim dese rahatlıcam, grup terapilerine katılmalıyım ben ya, dert kardeşi olmaya bayılıyorum. kendimde benzerlik bulamazsam "anısı kaynımda var"a bağlıyorum ama bir yerden mutlaka derttaş oluyorum.

neyse mesele ayrı, saatleri ayarlama enstitüsünde, doktor ramiz evlerindeki kocaman saat olan "mübarek"ten "saat" diye bahsedince hayri irdal'a bir atar yapıyor arkadaş. bi adı yok mu onun arkadaşım diyor: mübarek diyeceksin. adı olan her şey adıyla anılmalıdır. okuyunca bi kapı aralandı beynimde, isim koyma geleneğine kaydım sonra. hani doğana adını sonradan vermek diye bir şey var ya çok eski atalarımızda (dedem korkutun yalancısıyım). çok mantıklı gelmiştir o fikir hep bana. isim önemli, bize verilen isimler kaderimizin, bahtımızın da parçası oluyor. bizi az bişi tanısalar da sonradan koysalar analar babalar adlarımızı keşki diyordum falan.

yoksa bizi tanımadan koyulan adlarımızın esiri oluyoruz. anacığım kardeşim yaramaz diye hocaya götürdüydü, hoca okudu üfledi falan, adı ne dedi, burak deyince, "burak bilmez yerinde durdurak" dediydi..

evet sayın okuyucularım, canlarım, katmanlı mevzuya giriş yaptım, buraya kadar okuduklarımızı tekrarlayalım, 1 adı olan herşey adıyla anılmalı 2 her şeyin bir adı olmalı (bak bunu açmayı unuttum, neyse) 3 adlar sonradan tanıdıktan sonra verilmeli 4 adların bahtlara yansıyacağı unutulmamalı.

anaaaam tezim için iki kelime yazmış değilim, ama kedime ad koydum diyeceğim yerde bunun sebep sonuçlarına altyapısına değindim falan. akademinin yüz karasıyım.

evet kedime ad koydum: leyla. gerçi leyladan ziyade leyloş, leylopontos, leyliştoroş falan diyorum ama neyse. adını leyla koydum çünkü kendisinde haller leyla. evin içinde amaçsızca dolaşıyor, gerçi hep önemli bir işi varmışçasına seri adımlar, ciddi bakışlar falan ama tırt yani. bu işyerini kontol eden patron halleri kendisini yoruyor ve günün kalan kısmını yatarak geçiriyor. bu zamanlarda kara kara düşünüyor ya da hiç birşey umrumda değil, yakmışım bu dünyanın anasını tadında yayılıyor.

bunun bu hallerinden birinde bi aydınlanma yaşadım, basbaya leyla bu dedim!

bakınız;






*Tez yazamıyorum ama çok pis alengirli tez başlığı koyarım.

1 yorum:

  1. Sevgili admin haklısınız aslanda, ben de bu yazıyı okuduktan sonra sahip olduğum şeylere isim koymasında çok gevşek olduğumu fark ettim :) leylopontos'a sevgiler.. itina ile patilerinden öperim :)

    YanıtlaSil