18 Şubat 2014 Salı

mırıldanmalar; durup durup dalgalanmalar

sevgili hanfendiciğim,

siz güzel misiniz? elma dersem gider, armut deyince gene gelir misiniz?

pek değerli beyefendiciğim,

adım ne demiştiniz?  ben pek severim dört harften teşekkül adları. seslenmeye pek müsait olurlar bilir misiniz. sevmeye ve sevilmeye de öyle... pek rica edicem eğer adınız dört harfli değilse bana bir daha yazmayınız.

sevgili hanfendiciğim,

sevinerek yazıyorum ki adım mora'dır. denizler fatihi paşa dedemin yadigarı olan adımdan daha önce hiç bu denli memnun olmamıştım.
ortak arkadaşımızın, ki şimdi dikkat ettim onun da adı dört harflidir, bizleri tanıştırmasındaki sırra mektubunuzu alır almaz vakıf oldum.
siz benim düşlerimsiniz. uyandığımda gün boyu zihnimde tekrar tekrar canlandırmaya çalışırdım düşlerimi. ilk mektubunuzdan sonra anladım ki, bundan sonra siz bir yana, gayrısı bir yana. beş cümlelik mektubunuzun her kıvrımını zihnime kazıdım. yalvarırım bana yine yazınız, gerekirse adımı çöpe atınız bana yeni bir ad bahşediniz, sevmeye sevilmeye en layık harfler neyse onları benim için birleştiriniz.
ah sevgili hanfendiciğim cevabınızı bekliyeceğim, müsaade ederseniz sizi sırılsıklam seveceğim.

sevgili mora beyefendi,

yeni bir isme hacet yok, isminizi odamda sesli zikrettim ve adınızın sevebileceğim bir ad olduğuna karar verdim. ama sizin gibi aceleci değilim, önce üç hafta üç gün üç saat bekleyeceğim. ben beklemeyi de severim. sizi şimdi, hemen, şuracıkta sevebilirim, ölesiye sevebilirim, yanınızda bitebilirim, sizi deliye döndürebilirim, size var olan tüm sevgileri, yaşamış tüm aşıkları kıskandıracak kadar güzel bakabilirim, isminizi şiir gibi, şarkı gibi hece hece söyleyebilirim, sizi sözlerimle büyüleyebilirim, bir dokunmayla tüm kainatı yakabilirim.
evet, tüm bunları ve fazlasını yapabilirim. ama dedim ben beklemeyi severim. üç hafta, üç gün, üç saat bekleyeceğim.

pek sevgili hanfendiciğim,

sizi ve sevdiğiniz her şeyi sevmeye talibim. bekleyiniz, ben de bekleyeceğim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder