3 Aralık 2013 Salı

yolu memişlerden geçmeyen şarkılar biraz eksiktir


müzikten çok anlayan bi insan değilim, müzikle yaşayan daha doğrusu (yoksa kendimce bişiler anlıyorum ben de canım, seziyorum falan filan) .

pek olmaz bana ama bugün aniden canım bir parça çekti, ya insanın canı müzik çeker mi! çekiyormuş valla; bende ilk defa oluyor (şimdi şüphe ettim, size yalan söylemeyeyim, daha önce olmuş unutmuş da olabilirim, müzikle ilgli bilgilerim dönem dönem sıfırlanıyor zannımca, alışmadık götte don durmuyor).

neyse diyeceğim şu ki bugün bunu çekti canım, cohenden famous blue raincoat.

ya valla bakın ben de sevmiyorum hattızatında anadilimde olmayan sözünü anlamadığım şarkıları ama istisnalar oluyor elbet..  yoksa valla cohenden hepi topu 6-7 parça anca biliyorumdur. öyle anlamam yani, vakti zamanında bazı müzik yazıları giirp entel dantel takılsam da müzik gurmesi değilim ben efendim, sanılmaktan da imtina ederim! (müzik gurmeliği başka bir şey arkadaş, korkutucu bir yanıyla benim için, ben anlamam etmem neticede, sıkılırım zira, yok yok, ben sadece dinleyiciyim, ne alıcı ne satıcıyım efenim)

ne diyorduk; anadilde müzik iyidir. ama ne kadar anlamasam ve sevmesem bazen müzik dilin de ötesinde bişeydir..

bir kaç dakika kafamı sola eğiltip, çenemi çıkarıp düşündükten sonra:

kafam şu an çok açıldı, müziğin nası bir sanat olduğunu kavrıyorum hacı, olaylar olaylar. gelin size sanat nedir onu anlatayım. bak mesela geçen fotoğraf nedir onu anladım, neredeyse kitap yazacaktım ama durmuyor kafamda bunlar. hep gidiyor ya.
allah hislerimi sanat müptelası aklımı ev kızı yaratmış nedeyim.

bu arada aydınlanma bahsi geçmişken bu hafta yaşadığım iki aydınlanmayı sizin de ufkunuz açılsın.

birincisi hani namık kemal fıkraları var ya aslında namık değil nam-ı kemal fıkralarıymış, namık kemalle alakasını hiçbirimizin çözemediği o fıkralarda bahseedilen kişi anonim olduğundan, adamın biri anlamına gelen nam-ı kemalmiş efenim.

ikincisinde ibo diyor ya "dam üstünde uneler" diye ordaki "uneler"in akıbeti benim için çocukluktan beri muammaydı, une de ne ola ki diye az düşünmedim! ama şarkıyı kendi kendime mırıldanırken geçen aniden kafama dank etti, hacı uneler dediği "une"nin çoğulu değil; "un" unun elenmesi! tombul memeli bir kadının dam üstünde un elemesi hasebiyle oluşan bıngıldama tasvir ediliyor parçada.

yaa yaaa.

not: evet ben evi toparlarken tombul tombul memeler, salla salla gül memeler çağlasın gibi; yolu memişlerden geçen şarkılar söylüyorum. ne coheni allasen!

1 yorum: